DergidenGenelGöze Çarpanlar

Birbirimizden Ayrıştık

Kızılay Web Banner 950X100

Epey bir süredir tekrar uzaklaştım yazmaktan. Görüyorum, duyuyorum, okuyorum, yaşıyorum ve daha bir sürü birinci tekil eylemlerde buluyorum kendimi. Bedensel tekliğim,  parçalı tekliflere dönüştü. Geriye hiç sahip olamadığım, nasıl olduğunu tahayyül edemediğim asıl benden, cam kırıklarını kıskandıran bir yalnızlıklar yurdu kaldı. Tüm bu sıkışmışlık ve uzaklaşmanın sebebini düşünürken bazı gerçekler ile karşılaştım. Yalnızlaştırıldık. Sırf başkalarınca değil, kendimiz kendimizi yalnızlaştırdık.

Benim içinde bulunduğum içsel bölünmenin, yeryüzündeki her nefiste farklı yansımalar ile can buluğunu fark ettim. Bölündük. Parçalandık. Ayrıştık. Uzaklaştık. Düşman olduk, düşman edindik. Kabil’leştik. Habil’i unicorn üstünde uğurladık. Susadık. Çok susadık. Yedi günaha susadık. Susuzluğumuzu gidermek için isyan ettik. Yerle göğü bir edip sığdıramadık karanlığımızı içine. Kitaplar yazıldı, insanlar öldü. Haberler yapıldı, insanlar öldü. Fikirler doğdu, insanlar öldü. Yaşayanlar hayalleri duvarlar arasına sığdırdı. Sustuk, hayvanlar, ormanlar katledildi. Sustuk, çocuklar okul gidemedi. Sustuk, çocuklar, anneler, gençler ve geri kalanlar konuşmayı unuttu. Biz sustukça utancımızı yazacak nesil yetişmedi. Oysa ilk “oku” denmişti. Bugün okunacak şeyleri yazacak kimsemiz yok. Sevginin dilini unutturduk kendimize.

Irklar doğdu ayrıştık. Diller doğdu ayrıştık. İnançlar doğdu ayrıştık. Yeni topraklar bulundu ayrıştık. Öylesine ayrıştık ki kanlı sınırlar ile mühürledik ayrılıklarımızı. Yetmedi içten ayrıştık. Sınıflar doğurduk. Akıl almaz fanatiklikler ile birbirimizi kırdık, birbirimizi ötekileştirdik. Özümüzdeki sevgiyi açılmaz kuyulara attık. Oysa sadece insandık. En yücesiydik yaratılmış olanların. Hayvanlar bizi sevmiyor artık. Doğa bizi sevmiyor artık. Rüzgâr, sözlerimizi ağırlığını taşıyamayıp bizden uzağa gidiyor. İçimizdeki tükenmek ne bilmeyen öfkeden buzlar eriyor. Ramak kaldı sonuçların tufanında boğulmaya. Yarın İsa yeniden gelecek, Deccal diye bizi yenecek. Sorulacak hesabı daha bu dünyadayken bizden.
Çocuklar açlıktan ölüyorken neredeydiniz?
Çocuklar okula gidemiyorken neredeydiniz?
Çocuklar mendil satarken, üşürken, donarken, korkarken, istismar edilirken neredeydiniz?
Anneler ölünce, öldürülünce neredeydiniz?
Baba evine ekmek götürememenin çaresizliğindeyken neredeydiniz?
Sular kirletilince, toprak kuruyunca neredeydiniz?
Nesli tükenince hayvanların, bitkilerin neredeydiniz?
Bombalar atılınca neredeydiniz?
Toprak kirletilince, hava kirletilince, sular kirletilince neredeydiniz?
Savaşlar çıkıp canlar yitirilince, ülkeler oluşup, ülkeler yıkılınca neredeydiniz?
Fikirler söndürülünce, karanlık her yere yayılınca neredeydiniz?
Kızılderililer, Aborjinler, Yahudiler, Müslümanlar, siyahlar, beyazlar, hayvanlar, ağaçlar katledilirken neredeydiniz?
İnsanlık kutsallığını yitirdiğinde neredeydiniz? Diye sorulacak tüm hesaplar.
Toplanın kıyamete beş var. Toplanın çağıralım Habil’i. Toplanın kitaplar yazalım, okuyalım, sahip çıkalım birbirimize. Toplanın dünyamızın çocuklarından sevgiyi öğrenelim. Toplanın yıkalım ördüğümüz duvarları.
Toplanın kurtaralım yarınları. 
Toplanın söndürelim karanlığı.

Ahmet Gündüz

Kızılay Web Banner 950X100