Göze Çarpanlar

İstanbul depreme hazır mı?

Kızılay Web Banner 950X100

Gölcük, Düzce, Van ve son olarak Elazığ depremleri beklenen büyük İstanbul depremini gündemin en üst sıralarına taşıdı.

Yaşadığımız her deprem sonrası kulak kabarttığımız Bilim insanları, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın İstanbul’un güneyinden geçen kısmında enerji birikmesi olduğunu ve bunun da büyüklüğü 7’nin üzerinde bir depreme neden olabileceği uyarısı yapıyor. Hepimiz depremin bir gün gerçekleşeceğini biliyor ancak önlemler konusunda bir yandan eksikleri eleştirirken diğer yandan üzerimize düşeni yapmıyoruz.

1999 Gölcük depremi sonrasında depreme hazırlık konusunda bir dizi adım atılırken, başta inşaat alanı olmak üzere çok sayıda yasal düzenleme yapıldı. Bina yönetmelikleri değiştirilirken, toplanma alanları belirlenip, konteynerler yerleştirildi.

Türkiye’de afet konusunda en yetkili kamu kurumu olan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), 2019 yılında “Afete Hazır Türkiye” projesini başlattı. Bu projeyle bir dizi kişiye eğitim verilerek, halkın afet sonrasındaki ilk 72 saate hazır olması amaçlandı. Geçtiğimiz Elazığ depreminde büyük özveriyle hareket eden AFAD Gönüllüleri birçok can kurtarırken, deprem sonrası çalışmalarıyla büyük takdir topladı.

Ancak başta bilim insanları olmak üzere konunun uzmanları her ne kadar son 20 yıl içinde bazı önlemler alınmış ve yasal düzenlemeler yapılmışsa da beklenen İstanbul depremi için yapılması gereken daha çok şeyin olduğunu söylüyorlar.

İstanbul için konuşulan senaryolar

Yaşanan her deprem sonrasında aklımıza gelen ve herkesin merak ettiği büyük İstanbul depreminin ne zaman meydana geleceği ve depremin şiddetinin ne olacağı sorusu oluyor.

Dünya üzerinde henüz depremleri önceden haber veren bir sistemin olmayışı bir yana beklenen İstanbul depreminin şiddeti konusunda ise bilim insanları birbirinden farklı senaryoları dile getiriyor.

Bu senaryoların ortak noktası depremin kesin olarak meydana geleceği iken, iyi senaryoya göre Marmara Denizinin altındaki fayın üretebileceği enerji sınırlı yani en fazla 6 şiddetinde muhtemelen ise 5-5.9 aralığında bir deprem meydana gelebileceği yönünde fakat ağırlıklı olarak dile getirilen kötü senaryoya göreyse depremin şiddetinin 7’nin üstünde olacağı öngörüsü oluşturuyor.

Son yaşanan Elazığ depremini önceden tahmin eden Prof. Dr. Naci Görür, beklenen İstanbul depremiyle ilgili olarak da bilgi vermesiyle aşina olduğumuz bir isim haline geldi. Ona göre Kuzey Anadolu Fay Zonu olarak bilinen ve Erzincan’da başlayan fay hattı, geçmişte birçok deprem üretti. 1939’da Erzincan’da başlayan deprem fırtınası, 1942’de Niksar-Erbaa merkezli bölgede gerçekleşen depremle stresini batıya aktardı. Buradan sonra 1943’te Tosya-Ladik’te meydana gelen ve bu şekilde uzandığı her bölgede deprem yaratan fay hattının özelliklerinden biri de sarsıntılara neden olan stres birikimini batı yönlü olmak üzere bir sonraki bölgeye taşıması. Bu hattın deprem beklenen bölgesi Marmara Denizi. Çünkü buradaki stres oldukça ciddi ve ağır hasar verecek olan depremin yaşanması an meselesi.

Görür’ün “Deprem olacak mı?” sorusuna yanıtı: “Olacak ve bu büyük deprem en az 7.2 büyüklüğünde meydana gelecek… Depremin merkez üssü, Marmara’da Kumburgaz kolu olacak.” Diyor.

Marmara’da yaşanacak deprem konusunda net konuşan bir başka isim Prof. Dr. Celal Şengör. Celal Hoca, Eylül ayında gerçekleşen 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından konuşmuş ve İstanbul’da yaşanacak depremde en az 100 bin kişinin hayatını kaybedeceğini, ekonomik maliyetin 50 milyar doları aşacağını belirtti ve ekledi: “Türkiye, bu yıkımın altından kalkamaz.”

Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Marmara Denizi’nin 1509, 1766 ve 1999 depremlerinde de görüldüğü gibi peş peşe 7 ve üstü büyüklüklerdeki depremleri ürettiğini ifade ediyor.

İstanbul depremini sevimli hale getirmek, küçümsemek mantıklı ve bilimsel değil” diyen Şükrü Hoca; “Kırılacak fay hattının uzunluğunu konuşmak doğru değil. Oluşacak depremin büyüklüğünü konuşmak bize bir şey getirmez… Bakın 5.8’de bile (Silivri depremi) İstanbul çevresinde minareler devrildi, evler hasar gördü. Şimdi bunu 20-30 kat daha büyük bir enerjiyle (olası büyüklük: 7.2) çarptığınızda meydana gelecek hasarları tahmin edebiliyor musunuz?” sorusunu yöneltiyor.

Deprem en az 1 milyon insanı doğrudan etkiler

İstanbul’da yaşanacak olası bir deprem sonrasında can kaybının 100 binleri bulacağı öngörülürken en az 1 milyon insanı da doğrudan etkileyeceği tahmin ediliyor. 2002 yılında Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ile İBB tarafından yapılan çalışmaya göre İstanbul’daki binaların yüzde 35 ile 38’inin depremde hasar göreceği öngörülüyor. Yine aynı çalışmaya göre can kaybı 73 ile 87 bin arasında, ağır yaralı sayısı ise 120 ile 135 bin arasında hesaplanırken depremden doğrudan etkilenen insan sayısının ise 1 milyonu geçebileceği belirtiliyor.

İstanbul’da kaç konteyner ve toplanma alanı var?

İstanbul’da 39 ilçede toplam 2 bin 800 ‘afet ve acil durum toplanma alanı’ belirlenmiş durumda. Bu alanlar geçen yıl başlatılan uygulama sayesinde E-Devlet üzerinden görülebiliyor. İstanbul’un kritik noktalarına yerleştirilen ve içinde ilk yardım malzemeleri bulunan deprem konteynerlerinin sayısı 2bin üzeri olduğu belirtilse de ne yazık ki yaşanan hırsızlar sonucunda net rakam bilinmiyor.

Deprem öncesi alınacak önlemler

  • Yerleşim bölgeleri titizlikle belirlenmelidir. Kaygan ve ovalık bölgeler iskana açılmamalıdır. Konutlar gevşek toprağa sahip meyilli arazilere yapılmamalıdır.
  • Yapılar deprem etkilerine karşı dayanıklı inşa edilmelidir. (Yapı Tekniğine ve İnşaat Yönetmeliğine uygun olarak)
  • İmar planında konuta ayrılmış yerler dışındaki yerlere ev ve bina yapılmamalıdır.
  • Dik yarların yakınına, dik boğaz ve vadilerin içine bina yapılmamalıdır.
  • Çok kar yağan ve çığ gelen yamaçlarda bina yapılmamalıdır.
  • Mevcut binaların dayanıklılıkları artırılmalıdır.
  • Konutlara deprem sigortası yaptırılmalıdır.

Bu önlemlerin yanı sıra, yapısal olamayan, yani binadan değil de eşyalardan kaynaklanacak hasarlardan korunmak için günlük kullandığımız eşyalarımızın ev içerisine yerleştirilmesinde aşağıda sayılan önlemleri almalıyız:

  • Dolap üzerine konulan eşya ve büro malzemeleri kayarak düşmelerini önlemek için plastik tutucu malzeme veya yapıştırıcılarla sabitlenmelidir.
  • Soba ve diğer ısıtıcılar sağlam malzemelerle duvara veya yere sabitlenmelidir.
  • Dolaplar ve devrilebilecek benzeri eşyalar birbirine ve duvara sabitlenmelidir. Eğer sabitlenen eşya ve duvar arasında boşluk kalıyorsa, çarpma etkisini düşürmek için araya bir dolgu malzemesi konulmalıdır.
  • Tavan ve duvara asılan avize, klima vb. cihazlar bulundukları yere ağırlıklarını taşıyacak şekilde, duvar ve pencerelerden yeterince uzağa ve kanca ile asılmalıdır.
  • İçinde ağır eşyalar bulunan dolap kapakları mekanik kilitler takılarak sıkıca kapalı kalmaları sağlanmalı.
  • Tezgah üzerindeki kayabilecek beyaz eşyaların altına metal profil koyarak bunların kayması önlenmelidir.
  • Zehirli, patlayıcı, yanıcı maddeler düşmeyecek bir konumda sabitlenmeli ve kırılmayacak bir şekilde depolanmalıdır. Bu maddelerin üzerlerine fosforlu, belirleyici etiketler konulmalıdır.
  • Rafların önüne elastik bant ya da tel eklenebilir. Küçük nesneler ve şişeler, birbirlerine çarpmayacak ve devrilmeyecek şekilde, kutuların içine yerleştirilmelidir.
  • Gaz kaçağı ve yangına karşı, gaz vanası ve elektrik sigortaları otomatik hale getirilmelidir.
  • Binadan acilen çıkmak için kullanılacak yollardaki tehlikeler ortadan kaldırılmalı, bu yollar işaretlenmeli, çıkışı engelleyebilecek eşyalar çıkış yolu üzerinden kaldırılmalıdır.
  • Geniş çıkış yolları oluşturulmalıdır. Dışa doğru açılan kapılar kullanılmalı, acil çıkış kapıları kilitli olmamalıdır. Acil çıkışlar aydınlatılmalıdır.
  • Karyolalar pencerenin ve üzerine devrilebilecek ağır dolapların yanına konulmamalı, karyolanın üzerinde ağır eşya olan raf bulundurulmamalıdır.
  • Tüm bireylerin katılımı ile (evde, iş yerinde, apartmanda, okulda) “Afete hazırlık planları” yapılmalı, her altı ayda bir bu plan gözden geçirilmelidir. Zaman zaman bu plana göre nasıl davranılması gerektiğinin tatbikatları yapılmalıdır.
  • Bir afet ve acil durumda eve ulaşılamayacak durumlar için aile bireyleri ile iletişimin nasıl sağlanacağı, alternatif buluşma yerleri ve bireylerin ulaşabileceği bölge dışı bağlantı kişisi (ev, işyeri, okul içinde, dışında ve ya mahalle dışında) belirlenmelidir.
  • Önemli evraklar (kimlik kartları, tapu, sigorta belgeleri, sağlık karnesi, diplomalar, pasaport, banka cüzdanı vb.) kopyaları hazırlanarak su geçirmeyecek bir şekilde saklanmalı, ayrıca bu evrakların bir örneği de bölge dışı bağlantı kişisinde bulunmalıdır.
  • Bina yönetimince önceden belirlenen, mesken veya iş yerinin özelliği ve büyüklüğüne göre uygun yangın söndürme cihazı mutlaka bulundurulmalı ve periyodik bakımları da yaptırılmalıdır. Bu cihazlar;
  • Kolayca ulaşılabilecek bir yerde tutulmalıdır.
  • Yeri herkes tarafından bilinmelidir.
  • Duvara sıkıca sabitlenmelidir.
  • Her yıl ilgili firma tarafından bakımı yapılmalıdır.
  • Bir kez kullanıldıktan sonra mutlaka tekrar doldurulmalıdır.
  • Binalarda asansörlerin kapı yanlarına “Deprem Sırasında Kullanılmaz” levhası asılmalıdır.
Kızılay Web Banner 950X100