Yaşam

Sadece Midenizi Değil, İlişkinizi De Besleyin

aşk-karantina
Kızılay Web Banner 950X100

Hayatımızın hiçbir döneminde olmadığı kadar evde zaman geçiriyoruz. Bu süreçte hem kendimiz hem de partnerimizle olan ilişkimiz için ruhsal ve fiziksel dengede kalmamızın önemini anlatan Enerji Terapisti Zehra Köse ile Yaşam Koçu Seçkin Zenginler, bazı sorunların her şey yolundayken anlaşılamayacağını ve bu krizin ilişkiler için bir test olduğunu söylüyorlar.

Kriz dönemlerinde bireylerin enerjisi düştüğü için beslenemeyen ilişkilerin enerjisinin de düştüğünü ve içinden çıkılamaz durumlar yaşanabileceğini belirten Köse, “Evde kaldığımız bu süreci en azından kendimiz ve ilişkilerimiz anlamında fırsata çevirebiliriz. Her şey geçiyor. Önemli olan ‘AN’dan keyif almak. Bu süreç hem fiziksel hem de ruhsal iyileşme olarak değerlendirilebilir” dedi.

Dünya, zorlu bir süreçten geçiyor. COVID-19 virüsü ile savaştığımız bugünlerde psikolojik olarak da kendimizi kaybetmemeye, panik yapmamaya ve motivasyonumuzu yüksek tutmaya çabalıyoruz. Ortak alanların çok uzun saatler boyunca paylaşılmaya başlandığı, güvensizliğin ağır bastığı, kendimizle olan ilişkimizin de çok sağlıklı olmadığı bu dönemde özellikle ikili ilişkilerde sıkıntılar yaşanabileceğini belirten Cosmos Eğitim ve Danışmanlık’tan Enerji Terapisti Zehra Köse, kendimizi çok sıkışmış ve özgürlüğümüzün kısıtlanmış olduğunu hissetmemizin çok normal olduğunu, bu nedenle partnerimiz ile sağlıklı bir iletişim ve ilişki kurmakta sıkıntılar yaşayabileceğimizi söyledi. Köse, günün 24 saatini birlikte geçirmeye alışık olmayan zihin yapılarımızın, bazen karşıdan gelen en ufak bir hareketi bile yanlış anlayabileceği, bunun sonucunda kişilerin kendini kötü hissedebileceği ve tartışma ortamı yaratabileceği konusunda uyardı.

Fırsata çevirmeliyiz

Kaygı, korku gibi farklı duygu ve düşüncelerin ağırlığı ile enerjimizin çok hızlı bir şekilde düşmeye başladığını anlatan Köse’ye göre, hepimizin, bunun gibi zor durumlarda göstereceği tepkiler -geçmiş öğrenmişliklerimiz farklı olduğu için- birbirinden farklı. Kimi kaybetme korkusu, panik atak, gelecek kaygısı, kimisi de sadece can sıkıntısı ile boğuşarak bu günleri atlatmaya çalışıyor. Duygularımızın ve tepkilerimizin farklı olması, özellikle de ikili ilişkilerde, her iki tarafın birbirini anlamasında ve destek olmasında zorlanmasına neden oluyor. Dolayısı ile bireylerin enerjisi düştüğü için beslenemeyen ilişkilerin enerjisi de düşüyor ve içinden çıkılamaz durumlar yaşanabiliyor.  Burada önemli olan nokta, evde kaldığımız bu süreci en azından kendimiz ve ilişkilerimiz anlamında fırsata çevirebilmek.

Ruhsal ve fiziksel denge şart

Öncelikli olarak, bu sürecin geçici bir süreç olduğunun farkında olmamız gerektiğini belirten Cosmos Eğitim ve Danışmanlık’tan Yaşam Koçu Seçkin Zenginler, “Yeni bir kriz ile baş etmeyi ve birbirimize nasıl destek olabileceğimizi bugünlerde yeniden öğreniyoruz, yani deneyimliyoruz. Ruhsal ve fiziksel anlamda dengede kalabildiğimiz sürece biz bu deneyimi de başarı ile atlatacağız” ifadelerini kullandı.

Kendinizle yüzleşin!

Bunun için her zamanki gibi işe kendimizden başlamamız gerektiğini anlatan Zenginler, kişinin kendisinin sağlıklı ve dengede olması durumunda etrafındaki kişilerle daha anlayışlı ve daha sakin bir tutum içinde olabileceğini söyledi. Yapılması gereken ilk çalışmanın kişilerin kendileri ile baş başa kalarak -dışarıdan bir gözlemci gibi- ve objektif olarak hayat sürecini izlemek ve kendi içinde bir öz değerlendirme yaparak birtakım gerçeklerle yüzleşmek olduğunu da söyleyen Zenginler, şu soruların kişilere bu değerlendirmede ışık tutacağını belirtti:

  • Hayattan ne bekliyorum, neleri değiştirebilirim ve hayatıma daha fazla neler katabilirim?
  • Bu güne kadar yapmayı isteyip bir türlü başlayamadığım veya bitiremediğim neler var?
  • Kendimle olan ilişkimde nasılım? Kendimi yeterince seviyor ve değer veriyor muyum?
  • Kim ve ne olmayı seçiyorum? Bugün bu seçimlerimin neresindeyim?
  • Her türlü ilişkimde yaşadığım sorun ve sıkıntıları kolaylıkla aşmam nasıl mümkün olur?
  • Bu ilişkilere daha neler katabilirim ve geliştirebilirim?
  • İlişkiye yüklediğim anlam nedir? Partnerimden beklentilerim neler ve bu beklentilerin altında yatan sebepler neler?
  • İlişkilerimde sağlıklı bir iletişim kurabiliyor muyum yoksa tepkisel mi davranıyorum?
  • Bana ait olmayan ve hâlâ taşımaya devam ettiğim yüklerim ya da yük olarak gördüğüm sorumluluklarım var mı? Bu yükleri veya fazlalıkları bırakabilir miyim?

Tüm bu soruların cevaplarının kendimiz ile olan ilişkimizi gözden geçirmemizi ve iyileştirmeye açık olan alanlarımızı göstereceğini söyleyen Zenginler, “Bu çalışma, hem odağımızı kaygı ve korkulardan uzaklaştıracak hem kendimizi daha yakından tanımamıza yardım edecek, hem de zihinsel ve dolayısı ile fiziksel bir rahatlama sağlayarak enerjimizi yükseltecektir” diye konuştu.

Bireysellikten ‘Biz’ olmaya

Sağlıklı bir ilişkinin, içinde ancak sevgi ve anlayış barındırmasıyla, net bir iletişim ortamı içinde yaşanabileceğini anlatan Köse de her şeyin yolunda olduğu zamanlarda bunların çok fazla farkında olunamayacağını söyledi. Köse, “Hayat denilen bu yolculukta yaşanan her türlü deneyimde, bizlere eşlik eden yol arkadaşımız, takım arkadaşımız, hayat arkadaşımızdır onlar. Belki de bu sürecin bize verdiği en büyük hediye, bireysel olmaktan biz olmaya doğru bir geçiş sağlamasıdır. Biz olmaya doğru giden bu doğrultuda biz neler yapabiliriz?” diyerek yapılabilecekleri sıraladı:

  • Güçlüymüş gibi davranmak yerine, birbirinize içinde bulunduğunuz duygu durumlarınızı (kaygı, korku, stres vb) tüm çıplaklığı ile ifade edin ve destek isteyin.
  • Birbirinizi moral ve motivasyon açısından yüksek tutacak konuşma ve davranışlarda bulunun.
  • Romantik komedi filmleri izleyin, kahve için ve birlikte farklı keyif ortamları yaratın.
  • Hayatınızda olduğu, size kattıkları ve yalnız olmadığınız için şükredin.
  • Evde yapılacak rutin işler için görev dağılımı yapın.
  • Herkesin bazen tek başına kalabileceği ortamlar yaratın.
  • Küçük tartışma, eleştiri ve anlaşmazlıkları büyütmeyin, normal bir süreçte olmadığınızı hatırlayın ve hızlıca bu ortamı dağıtmaya gayret gösterin.
  • Geçmişten gelen sorunları konuşmak yerine, ilginç konu başlıkları bulun ve sohbet edin.
  • Online danışmanlık alın. Ortak çözüm yollarını sağlamak, her zaman kendi beceri ve imkânlarınızla mümkün olmayabilir.
  • Fotoğraf albümlerini karıştırın ve geçmiş güzel anıları hatırlayın, birlikte gülün.
  • Birlikte yapabileceğiniz (yeni bir yemek tarifi denemek gibi), yaratıcı uğraşlar bulun.
  • Geleceğe dönük yeni planlar (tatil programları gibi) yapın, yeni hedefler belirleyin.

AN’dan keyif alın

Her şey olup bittiğinde geriye sadece anıların kalacağını da anlatan Köse, sözlerine şöyle devam etti: “Bu süreçte olabildiğince keyifle hatırlayacağınız anılar biriktirmeye çalışın. Hayat, bazen çok uzun olduğunu düşündüğümüz ve aynı zamanda bir saniye sonra ne olacağını bilemediğimiz bir yolculuk. Her şey iyi ya da kötü geçiyor ve geçmeye devam edecek. Önemli olan, bulunduğumuz ‘AN’ın içinde hayattan ne kadar keyif alabildiğimiz ve birbirimizi olduğu gibi ne kadar kabul edip sevebildiğimiz. Temelinde ve niyetinde sevgi olan her şey, bizleri ve tüm yaratılışı her anlamda iyileştirir. Bu süreçte, geçmişten bugüne getirdiğimiz birtakım duygu ve düşünceler çok yoğun bir şekilde aktive olabilir. Özellikle kaygı ve güvensizlik kaynaklı anksiyete, panik atak, depresyon vb rahatsızlıkları tetikleyebilir. Bu konuda uzaktan online seanslar alınarak bu süreç hem fiziksel hem ruhsal iyileşme olarak da değerlendirilebilir.”

Kızılay Web Banner 950X100