Sırf rakamları uyumlu diye bir çoğumuz için 2020 umut verici bir yıl olacaktı. Ancak öyle olmadı. Daha yılın başında İran ile ABD geriliminin kurbanı Ukrayna Hava Yolları oldu. İran’ın füze sanarak! uçağı düşürdü ve uçakta onlarca insan hayatını kaybetti. Ardından Kasım Süleymani öldürüldü. Cenazesi izdiham dolayısıyla birkaç gün gömülemedi hatta izdihamdan da ölenler olmuştu. Dünyada yeniden savaş tamtamları çalmaya başlamış herkes bunun karşılığını merak ediyordu. Savaş beklerken yangın çıktı. Avustralya cayır cayır yanıyordu. Yüzlerce canlı insanlığın çaresiz bakışları arasında can verdi. Üstelik çok fazla su tüketiyor diye binlerce deve ve yabani hayvanın da canına kıyıldı.
Birkaç gün sonra dünyaya basketbolu sevdiren NBA’in efsane isimlerinden Kobe Bryant uçak kazasında hayatını kaybetti.
Tüm dünyada ardı ardına gelen kötü haberlerle çalkalanırken bir felaket haberi de ülkemizden geldi. Gakkoşlar diyarı Elazığ depremle sarsıldı. Onlarca insanımız hayatını kaybederken binlercesi de evsiz kaldı. Deprem bir kez daha hatırlattı kendini ve her felaket sonrasında televizyonlarda ağırladığımız uzmanlar yine haykırdı acı gerçeği ancak yine kulak arkası edildi.
Deprem felaketinden sonra bu kez de virüs belası çıktı. Çin’in Wuhan kentinde çıktığı söylenen yeni tip korona virüsü alınan tüm önlemlere rağmen kolay bulaşmasıyla dünyayı sarmıştı. Ha geldi, ha gelecek, bize gelmez derken yurt dışından gelen ilk kafileyle virüs Türkiye’ye geldi. Önlemler, uyarılar, karantina ve sokağa çıkma yasaklarıyla hala atlatmaya çalışıyoruz.
Bu arada çekirge istilası, NASA’nın üzerinden yıllar geçtikten sonra doğruladığı Ufo görüntülerini ve Afganistan’da 83 kişinin hayatını kaybettiği uçak kazasını da unutmamak lazım. Hala lav püskürtmeye devam eden ve uzmanların bu şekilde devam etmesi halinde yaz mevsimi yaşanmayacağı bir yıl olacağını söylediği Krakatoa yanardağı da ne yazık ki yanmaya devam ediyor.
Dünyaya gök taşı çarpsa artık şaşırmayacağımız bir yılı yaşıyoruz. 2020 benim yılım olacak diyenler çoktan umudu kestiler, muhafazakar kesimden bazıları hicri takvime geçti. Bazılarımızsa direk 2021’e atlayalım görüşünde. Maya takviminden, kehanetlere, üst akıldan, büyük oyunlara ortalık komplo teorisi dolu. Mesih beklentisi ve uzaylı istilası dahi söylentiler arasında… Köy kahvesi muhabbetleri artık görüntülü görüşmeyle yapılıyor. Belediyeler sürekli zoomla toplantı halinde zannedersin bir şey yapıyormuş gibi halleri var. Ekmek dağıtmayı beceremeyenler bol keseden umut dağıtıyor. Yanlışa yanlış demenin hiç olmadığı kadar zor olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Anamızın karnından sanki parti rozetiyle doğmuşuz gibi, kime kızsan öteki taraf olmakla suçlanıyorsun. Neyse yarısı bitti, kötü günleri atlattık, sanırım şimdi daha kötülerinde…
Sağlıcakla kalın…
Hakan Yetişkin