Eğer söz konusunu olan şey bir ilişki ise seçici olan taraf kadın insanıydı. Erkek ise tarih boyunca sevdiğine kavuşamamış insan cinsiyeti olarak karşımıza çıktı hep. Sonuçta erkeği ruhuna alacak ve ilişkiyi kabul edecek olan taraf hep kadın insanıydı. Öykülerde, şiirlerde hep böyle olmadı mı. Kadın insanı hep sevilen ve seçen, erkek insanı ise seven ve seçilen. Yeri geldi iki erkek kavga etti, cinayetler işlendi, intiharlar edildi. Yeri geldi ülkeler savaştı bencil bir aşktan.
Erkek insanı ne istiyordu, ne arıyordu kime aşık oluyordu. Ya kadın insanı…? Neydi onu böylesine seçici kılan şey? Erkek ruh ikizini ararken kadın neyi arıyordu kime aşık oluyordu? Kendine benzemeyene mi? Dizlerinde hala yara izleri ve gözlerinde oyun oynamanın telaşını taşıyan erkeklere mi yoksa kötü adamların içlerindeki masum çocuğa mı aşık oluyorlardı. Hoşlandıkları kişilere mi yoksa kendilerini sadece kadın olarak görebilen erkeklere mi? Kendine ısrarla şiirler okuyan, saygı ve anlayış gösteren, ruhundan anlayan, ince ve anlayışlı erkeklere aşık olduklarını söyleseler de genel olarak nerede “kaba, kendini karizmatik maskesi takmış içi boş, güdüleri uğruna kadının iki bacak arasını elde etmeye çalışmaktan başka bir amacı olmayan, bu güdüleri bastırmak ve doyuma ulaştırmak için önüne çıkan bütün kadınları bir saksının dibine izmarit basar gibi harcayanlara mı” aşık oluyorlar. Bunları çok daha fazla artırabiliriz ancak kadın insanı sevgilisini, eşini, hatta hatta tek gecelik ilişkisini bile birden farklı kriterden geçirerek seçer. Nedir diye sorsak her kadın yalan konuşur aslında. “Hmmm bir kere düzgün karakterli olmalı, yakışıklı olması çok önemli değil kalbi güzel olsun, beni güldürsün, çok sevsin ve sadık olsun…” türünden hemen birkaç yalan sıralar. Ama işin aslı her zaman kendindendir.
Şimdi kadın ve erkek insanı gerçekte ne arar bunu biraz irdeleyelim. Ancak bir erkek olarak bende her erkek gibi kadınları anlamanın imkansızlığı içerinde bu yazıda bir değişiklik yapalım istedim ve kadını yakında ikinci kitabı “Aşkın Bilgesi” ile bize aşkı daha doğrusu aşkın bilinmeyenlerini anlatacak olan “Ruhun Bilgesi” kitabının yazarı sevgili yazar arkadaşım Bilge Karadeniz anlatsın istedim. Sonuçta hem kadın olması hem de aşkı yazıyor olması sebebiyle sizlere ve bizlere kadını daha iyi anlatacaktır. Sonrasın da ben sizlere erkekleri anlatacağım. Evet Bilgecim kadın ne ister senden dinleyelim.
Öncelikle bu yazıya beni de eşlik ettiğin için çok teşekkür ediyorum, senin de bir psikolog olarak yazmış olduğun kitabın ‘Aşık mıyım yoksa hasta mı?’ Adlı, isim annesinin de ben olduğum kitabını çok yakında okuyacağız.
Şimdi gelelim soruna, kadın ne ister? Erkek ne ister? 🙂
Kadına daha küçücük yaşlarda bir kız çocuğu iken beyaz atlı prensin gelip kendisini kurtaracağı öğretilmiştir yani bilinç altına bu kodlanmıştır, bu nedenle kadın yaşı kaç olursa olsun bilinç altı tarafından yönetildiği için o beyaz atlı prensin gelip onu kurtarmasını bekler, peki ne mi bu beyaz atlı prensteydi özellikler? Kişiye göre değişse de birkaç örnek vermek mümkün.
Kadın güç ister,
Kadın ilgi ve şevkat ister,
Kadın sürekli beğenildiğini bilmek ve duymak ister,
Kadın güvenmek ister,
Kadın emin olmak ister,
Kadın sırtını yaslayacağı bir duvar, kafasını omuzuna koyacağı bir omuz ister,
Kadın çocuğuna baba olabilecek geni bulduğuna emindir, onu ister,
Kadın sevmek ve sevilmek ister
Kısacası kadın adam gibi adam ister.
Bilge Karadeniz